9 Eylül 2007 Pazar

Küçük kasabadaki küçük hayatlarımız böylece sürer gider...
ne olduğunu bilmediğimiz şeyleri merak etmeyiz hele ki hakkında iyi referans mektupları olmayanları görmeyiz, duymayız, düşünmeyiz bile..
Sanki hergün farklı şeyler yapıyormuş gibi aynı şeyleri yapmayı tercih ederiz.
Riziko göze almaya deymiycek bi detaydır sadece...18:16 8 Eylül

2 yorum:

aimge dedi ki...

küçük kasabadaki küçük hayatlarda farketmeden bakışlarımız, ilgilerimiz, isteklerimiz de küçüldüyse biz farketmeden, dediğin gibi referans mektubu olan şeylere ilgi duymaya başlar insan; sanki yeni şeyler hissetmek zor gelir insana,
ama farketmek güzel; paylaşmak ta....
bunu farkederek yaşamak ise; kafesin içinde kanatları olan ve uçmayı unutmuş bir kuşa benzer; ama bizim o kuştan farkımız;
kafesin kapağını açıp uçabilme özgürlüğümüzdür; yani uçmayı kendi seçer insanoğlu....
uçmayı istiyorsan uçarsın istemiyorsan da uçmazsın
aslında bu kadar basit....
kukuman kuşu gibi düşünmek yerine o kafesin içinde:)

ezop dedi ki...

bizler küçük kasabadaki hayatlarına az da olsa anlam katmaya; referans mektupları, hamili kart yakınlarından kaçınmaya çalışan insanlar olarak anımızı zenginleştirmek için en azından çabalıyoruz. durduğumuz yerde görüş açımızı geniş tutmaya da. en azından bunu yapıyoruz şimdilik.